Kayıtlar

Hz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Efendimiz´in Vasiyyeti. ( sallallahu aleyhi ve sellem )

Resim
Vasiyyet Hz. Ali (kv) bildiriyor:  Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı:  "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir. Ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sana vasiyetler edeceğim. Dinlersen şükredenler olur ve şehid olursun. Allahu Teala seni kıyamet günü alim ve fakih olarak diriltir" buyurdu ve devam etti:  "Ya Ali! Müminin üç alameti vardır:  1. Namaz kılmak  2. Oruç tutmak  3. Sadaka vermektir.  Münafıkta da üç alamet vardır:  1. Herkesin yanında namaz kılarken rüku, secde ve diğer rükunları tam olarak yapar; yalnız namaz kılarken bunların hiç birine dikkat etmez.  2. Kendisini medhettikleri zaman işlerini seve seve, zevkle yapar.  3. Allahu Teala Hazretlerini başkalarının yanında zikredip, yalnız kalınca unutur.  Münafıkta üç alamet daha bulunur:  1. Söylediği söz yalandır.  2. Verdiği sözde durmaz.  3. Emanete hıyanet eder.  Ya Ali! Zalimde ...

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN ŞEKLİ VE ŞEMÂİLİ

Resim
Peygamber Efendimizin Şekli, Şemâili ve Ahlâkı PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN ŞEKLİ VE ŞEMÂİLİ  Peygamberler ve bütün târihi şahsiyetler arasında, şekil ve şemâili, en ufak husûsiyetlerine varıncaya kadar bilinen ve nesilden nesile naklolunan bir peygamber ve târihî şahsiyet varsa, o da ancak bizim Peygamberimiz Muhammed'ül Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem'dir.  Peygamberimiz'in dâmâdı Hz.Ali ve üvey evlâdı Hz.Hind'e göre şekli ve şemâili şöyle idi:  Her ululuk, Rasûlüllah'da toplanmıştı.  Yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Teni, kırmızı ile karışık, ak ve güzeldi.  Ne uzun ne de kısa boylu idi. O, herkesten ayrılan bir orta boylu idi.  Saçı, ne dümdüz, ne de kıvırcıktı. Hâreli idi. Saçı, kendiliğinden ikiye ayrılıp yanlarına dökülürse, onları birleştirmezdi. Birleştikleri zamanda da onları ayırmayıp, oldukları gibi bırakırdı. Saçını uzattığı zaman kulaklarının memesini aşardı.  Alnı, açık ve genişti. Kaşları, uzun ve kavisli idi. Kaşlarının uçları ince, arala...

Şefaat

Resim
Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle 5053 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:  "Her peygamberin müstecab (Allah'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nâil olacaktır."  Buhari, Da'avat 1, Tevhid 31; Müslim, İman 334, (198); Muvatta, Kur'an 26, (1, 212); Tirmizi, Da'avat 141, (3597).  5054 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir."  Tirmizi, Kıyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sünnet 23, (4739); İbnu Mace, zühd 37, (4310).  Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: "Hz. Câbir radıyallahu anh dedi ki: "Kebâir (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var!"  5055 - Hz. Enes rad...

Hz. Peygamber'in Tebliğ ve Terbiye Metodu

Resim
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır. "Hz. Peygamber’in kendisinden öğüt isteyen bir sahabiye defalarca, “Kızma, kızma, kızma” diyerek tavsiyede bulunması, onun tebliğinin ve öğretiminin temel esasının öfkelenmeme olduğunu göstermektedir." Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasûl-i Ekrem’in İslam’ı tebliğ etme ve insanları terbiye metodu, Kur’ân’ın tayin ettiği ve sınırlarını çizdiği ilkeler doğrultusunda gerçekleşmiştir. Onun davetinin ve taliminin temeli, hikmete, güzel öğüde, merhamet ve yumuşaklık prensiplerine dayanıyordu. Kur’ân ona tebliğ konusunda şu öneride bulunmuştur:  “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et…”  (Nahl, 16/125) Ayette geçen “hikmet” kavramı çeşitli anlamlara gelmektedir. Hikmet, sözde ve fiilde doğruyu tutturmak, varlıkların özündeki manaları ve Allah’ın emrini anlamak, varlık düzenindeki her şeyi yerli yerine koymak, doğru ve güzel işlere yönelmektir. Allah’ın emirlerini düşünmek ve ona uymakt...

Resulullahın Yolu

Resim
Müslümanların yükselmelerini, ilerlemelerini baltaladılar.  Peygamberimizin yolu, Kur'an-ı kerim ile hadis-i şerifler ile ve müctehidlerin ictihadları ile gösterilen yoldur. Bu üç vesika, bir de, İcma-ı ümmet vardır ki, Eshab-ı kiramın ve Tabiinin sözbirliğine denir. Bir hüküm üzerinde, dört mezhebin ictihadları arasında icma hasıl olursa, bu icmaa da inanmak gerekir, innamıyan küfre girer. (Mektubat c.2, m. 36)  İslâm âlimleri yanlış birşey üzerinde ittifakta bulunmazlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ümmetim dalalet üzerinde birleşmez.” (İ.Ahmed). Bu dört vesikaya Edille-i şerıyye denir. Bunların dışında kalan herşey bid'attir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ümmetim yetimşüç fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.” (İbni Mace)  Bu ayrılık, usulde, imanda olan ayrılıktır. Eshab-ı kiramdan sonra, yeni müslüman olanlardan bir kısmının imanıları bozuldu. Eshab-ı kiramın doğru imanından ayrıldılar. Dalalet ...
WhatsApp Logo WhatsApp
İletişim
Vedat Bilik