Kayıtlar

icki etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İngilizce içki içmek üstüne sözler

Resim
 Booze içki  to Booze içki içmek     E at, drink, and  be merry, for tomorrow they may cancel your VISA.    Ye, iç, keyfine bak; çünkü bakarsın yarın kredi kartını iptal etmişler G ive strong drink  unto him that is ready to perish, and wine unto those that be of heavy hearts. Let him drink, and forget his poverty, and remember his misery no more.   Kahrolmuşlara kuvvetli bir içki ver; yüreği yüklü olanlara şarap... Bırak içsinler, unutsunlar yoksulluğu, çaresizliklerini artık hatırlamasınlar... (Serbest çeviri) A lcohol  is the anesthesia by which we endure the operation of life.   Alkol, sayesinde hayat ameliyatına katlanabildiğimiz anestezi maddemizdir..

Gelelim Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği meselesine…

Resim
Osmanlı Padişahları içki içer miydi   Kendimizi bildik bileli işittiğimiz bir terâne bu. Son günlerde yine gündeme getirildi. Her şey yaşlı ve afili bir gazete köşe yazarının Osmanlı hanedanının en yaşlı âzâsından naklettiği bir sözle başladı. Buna göre Sultan Hamid rom içermiş. Gazete yazarı, "Dedesini defalarca görmüş olan torunundan daha mı iyi bileceğiz?" diye de soruyor. Gel gör ki bunu söylediği iddia edilen Şehzâde Ertuğrul Efendi 1912 doğumludur. Sultan Hamid 1918 yılında vefat etti. Ertuğrul Efendi'yle biz de görüştük. Kendisinden bizzat işittiğimize göre, dedesi Sultan Abdülhamid'i ömründe bir defa, mahbus bulunduğu Beylerbeyi Sarayı'nda görmüş. O zamanlar beş yaşında imiş. Babası Şehzâde Burhaneddin Efendi ile beraber ziyaret etmişler. Dedeleri kendilerini kucağına alıp sevmiş. Ömründe bir defa o da beş yaşında iken gördüğü dedesinin rom içtiğini Ertuğrul Efendi bilir mi? Bunu nezaketen kendisine sormak istemedim. Belki başkasından işitmiştir. Ama Sulta

Gelelim Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği meselesine…

Resim
Osmanlı Padişahları içki içer miydi   Kendimizi bildik bileli işittiğimiz bir terâne bu. Son günlerde yine gündeme getirildi. Her şey yaşlı ve afili bir gazete köşe yazarının Osmanlı hanedanının en yaşlı âzâsından naklettiği bir sözle başladı. Buna göre Sultan Hamid rom içermiş. Gazete yazarı, "Dedesini defalarca görmüş olan torunundan daha mı iyi bileceğiz?" diye de soruyor. Gel gör ki bunu söylediği iddia edilen Şehzâde Ertuğrul Efendi 1912 doğumludur. Sultan Hamid 1918 yılında vefat etti. Ertuğrul Efendi'yle biz de görüştük. Kendisinden bizzat işittiğimize göre, dedesi Sultan Abdülhamid'i ömründe bir defa, mahbus bulunduğu Beylerbeyi Sarayı'nda görmüş. O zamanlar beş yaşında imiş. Babası Şehzâde Burhaneddin Efendi ile beraber ziyaret etmişler. Dedeleri kendilerini kucağına alıp sevmiş. Ömründe bir defa o da beş yaşında iken gördüğü dedesinin rom içtiğini Ertuğrul Efendi bilir mi? Bunu nezaketen kendisine sormak istemedim. Belki başkasından işitmiştir. Ama

Domuzun herkese, ipek ve altının erkeklere haram edilişinin hikmeti nedir?

Resim
Domuz eti yemek haramdır Sual: Domuzun herkese, ipek ve altının erkeklere haram edilişinin hikmeti nedir? CEVAP  Dinimizde bir şey haram ise, hikmetini bilmesek de onun haram olduğuna inanmak gerekir. Muhammed aleyhisselamın peygamber olarak bildirdiği şeylere akla uygun olduğu, yahut tecrübe ile anlaşıldığı için inanmak iman olmaz. Çünkü bu, aklı tasdik etmek demektir. Haramlarda muhakkak vücuda  zarar veren bir şey aranmamalıdır! Domuz, her türlü necaseti yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için “Domuz” derler. Tevrat’ta domuz eti yasak edildiği için, bugünkü Yahudiler bile domuz eti yemezler. Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tespit etmiştir. Domuz eti yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, bağırsak iltihabı, çeşitli çıbanlar, mafsal kireçlenmeleri, damar sertliği, romatizma, grip, tansiyon yüksekliği, kalb anjini, enfarktüs gibi] çeşitli hastalıkları

Hemen boynunu vur şu kafirin

Resim
Yeni Kapının Hikayesi… 4. Murat devri. Padişah tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak   yasaklanmış. İstanbul’da bütün meyhaneler ve keşhaneler  “underground” takılmaya başlamış. 4. Murat bi gece, tebdil-i kıyafet  İstanbul’a indiğind e, karşıya geçmeye karar verip bi sandal kiralamış. Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyomuş tabii. Bi ara,  sandalın yanından sarkan bi ipi çekmiş. İpin ucunda bi testi! Sultan,  “Ne var o testinin içinde?” diye sormuş. Sandalcı “Ne olacak, mey işte”  diye gülerek müşterisine ikram etmiş. Her ne kadar yasaklamış olsa da,  4. Murat’ın alkolle arasının iyi olduğu bilinir. İkramı kabul etmiş ama  yine de, “Mey yasak. Hünkarımız görse kafanı vurdurtur diye korkmuyo  musun?” diye sormaktan da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle,  “Yahu hünkar ner’den görecek bizi denizin ortasında” demiş. Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından  birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye  başlamış. Gönlü

Sağlığımız Dinimiz ve alkollü içkiler

Resim
Dinimiz ve alkollü içkiler Sual: Şarabın, Biranin alkollü içkilerin, sağlığa faydalı olduğu, dozunda içki içmenin günah olmadığı söyleniyor. İçkinin dinimizdeki yeri nedir? CEVAP  Kur'an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde hamr kelimesi geçer. Hamr = alkollü içkidir. İçkinin, çeşitli hastalıklara yol açtığı, aklı azalttığı, karaciğeri bozd uğu, beyni ve sinirleri harap ettiği, ilmi olarak defalarca tespit edilmiştir. Bir kimse, müslüman olmasa bile, sağlığa olan zararından dolayı içkiden uzak durmalıdır! Müslüman ise, sağlığa hiç zararı olmasa da, tek damla içmemelidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Ey iman edenler, içki, kumar, putlar, fal okları şeytanın necis işleridir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık hepiniz vazgeçin!) [Maide 90,91] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim] (İhtimar [alkol teşekkül

''İslam hoşgörü dinidir'' sözü, dehşetli bir tuzaktır !

Resim
Resulullah’ın hoş gördüğünü hoş görürüz, hoş görmediğini hoş görmeyiz. Bazı sözler vardır, dışı süs, içi pistir. Görünüşte bal şerbetidir, ama içinde zehir vardır. Görünüşe bakan aldanır ve hayatını mahveder. Bazı “tatlı görünüşlü, süslü- püslü” sözler vardır, o sözlerin peşine düşen insan, ALLAH muhafaza eylesin, ebedî hayatını mahvedebilir.  İşte bu yazımızda bu gibi sözlerden birini ele alacağız: “İslâm hoşgörü dinidir” sözü, içimize atılmış çok tehlikeli bir tahrip kalıbıdır.  Bu sözü “kayıtsız şartsız” şekilde kabul eden perişan olur. Temel ölçümüz nedir?  Biz Müslümanlar, Allah’ın hoş gördüğünü hoş görürüz, hoş görmediğini hoş görmeyiz. Resulullah’ın hoş gördüğünü hoş görürüz, hoş görmediğini hoş görmeyiz. Şeriatın hoş gördüğünü hoş görürüz, hoş görmediğini hoş görmeyiz.  Müslümanın temel vasıflarından biri, “Emr-i bi’l ma’ruf”, yani “Allah’ın iyilik, hayır olarak açıkladığı hususları tebliğ etmek” ise, diğeri de “Nehy-i ani’l münker”dir.  Yani “Allahu Azimüşşan’ın çirkin gördüğü