Kayıtlar

sevaplar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsani Küfre Düşüren Sözler (Elfaz-ı Küfr)

Resim
İnsani Küfre Düşüren Sözler (Elfaz-ı Küfr) 232 İrtidat'ın meydana gelmesi için yegâne rükûn; müslüman olan bir kimsenin; diliyle, küfür olan bir hususa itikad ettiğini ikrar etmesidir. Yani küfür sözünün ikrar edilmesidir.(210) Küfür olduğu sabit olan herhangi bir hususu ikrar eden kimsenin; bu ikrarı sırasında akıllı olması şarttır.(211) Delilik, bayılma, uyku halinde iken sayıklama, hastalık (cinnet vs.) ve sarhoş iken küfür kelimesini söyleyen kimsenin irtidadına hüküm verilemez. Ayrıca mükellefin; kendi irade ve ihtiyariyle, herhangi bir ikrah sözkonusu olmadan küfür kelimesini söylemesi esastır. Ölüm tehdidi veya herhangi bir uzvunun koparılması tehlikesi ile başbaşa kalan (İkrah-ı Mülci) mükellef; kalbi ile mutmain olduğu halde küfür kelimesini söylerse, mürted olmaz. Çünkü bu hale şer'an ruhsat verilmiştir.(212)  233 Kur'an-ı Kerim'de: "Kalbi iman üzere (sabit ve bununla) mutmain olduğu halde; (cebr-ü) İkrah'a uğratılanlar müstesna olmak üzere kim iman e...

ŞAKA YAPAYIM DERKEN GÜNAHA GİRMEYİN...

Resim
ARKADAŞIMA ŞAKA YAPAYIM DERKEN GÜNAHA GİRMEYİN... Akabe biatında ve Bedir savaşında bulunan Ebu Hasan (Radıyallahu anh) anlatıyor: Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber oturuyorduk, içimizden biri kalktı ve gitti. Fakat gider ayakkabılarını unuttu. Birisi onları alıp altına sakladı. Adam tekrar döndü ve:  “Ayakkabılarım?” dedi. Oradakiler:  “Görmedik” dediler. Bu sırada adam ayakkabılarını gördü. “İşteler ya! Müslüman bir adamı nasıl korkutuyorsunuz öyle” dedi. Bu sefer saklayan adam, Peygamberimize: “Ya Resulallah! Şaka olsun diye yaptım” dedi. Peygamber Efendimiz de, iki üç defa: “Nasıl olur da bir mü’mini korkutursunuz” diye ikazda bulundu. (Taberani; Ettergib: 4/263; Mecma’uz-Zevaid: 6/253; El-İsabe: 4/43) Abdurrahman b. Ebu Leylâ’dan: Bize Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in arkadaşları anlattılar. Onlar, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculukta iken içlerinden biri uyumuş, başka biri de hemen gidip onun yanındaki urganını sa...

Dört Büyük Halife Dinin Direkleridir

Resim
Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş olan ahkâmın çoğu, mücmeldir, kapalıdır. Sahâbe-i kiram birçok işlerde ictihadları farklı olmuş fakat, hiçbiri diğerinin ictihâdına yanlış dememiş, bunu hâtırlarına bile getirmemişlerdir. Meselâ, Ebû Bekr-i Sıddîk halîfe iken, müslüman olmasını teşvîk için, bir gayri müslimi, bir sahâbînin yanına katarak, beyt-ül-mâlın muhâfaza memuru olan Hz. Ömere gönderdi. Buna zekât hissesini versin! diye emreyledi.  Hz.Ömer ise, bu parayı vermedi. “Müellefe-i kulûb” ismi verilen bu gibi kimselere zekât verilmesi, âyet-i kerimede emredilmiş iken, neye vermedin? diye sorunca, Hz. Ömer “kâfirlerin kalblerini yumuşatmak emri, Allahü teâlânın vaat ettiği zafer ve gâlibiyet başlamadan evvel, kâfirlerin azgın olduğu zamanda idi. Şimdi ise, müslümanlar kuvvetlenmiş, kâfirler mağlup ve âciz olmuştur. Şimdi kâfirlerin kalblerini mal ile kazanmaya lüzûm kalmamıştır” buyurdu. Sonra, “Müellefe-i kulûb” denilen kâfirlere zekât verilmesi emrini nesh eden, yâni yürürlükten kaldıra...
WhatsApp Logo WhatsApp
İletişim
Vedat Bilik