Öğütler Kitabı Pendname Toplam 84 bolum

Öğütler Kitabı  Pendname Birinci Bölüm 1 - 20 / 84


Selamun Aleykum ve rahmetullah Kardeslerim Bu Fakirin okumaya doyamadigi bir eser bazi bolumleri sizlerle paylasmak istedim okudukca tadina varacaksiniz insallahu rahman.

16.yüzyıl divan edebiyatının önemli eserlerindendir. Pend öğüt demektir. Pendname bir ahlak kitabıdır.

Feridun Attar, 11-12'nci yüzyıllarda yaşamış ve Pendname (Öğütler Kitabı) ile Doğu-İslam düşüncesinin önemli isimlerinden biri olmuştur


Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Mevlânâ ile görüştüğü söylenir. "Attar" adı eczacılık ve hekimlik yaptığını gösterir. Yaşlılığında Moğol işgalcilerin eline düşmüş, köle olmuştur. 114 yaşında, bir sözüne kızan Moğol "efendisi" tarafından öldürülmüştür.

PendnâmeHz. Mevlana Celâleddin Rûmî'nin (k.s) feyiz aldıgı büyük mutasavvıf sair Seyh Ferîdüddin Attâr (k.s)'ın kaleme aldıgı bir ahlâk kitabıdır.


1.Esirgiyen ve bağışlıyan Tanrı adiyle: 

Sayısız hamd ve minnet bir avuç toprağa iman ışığı veren eşsiz Tanrı' ya yaraşır. Âdem' in bedenindeki ruhu üfIiyen, Nuh' u tufandan kurtaran odur. Âd kavminin cezasını vermemek için kahriyle fırtınaya emir veren odur. Lütfunu gösterince sevgilsi (İbrahim) ne ateşî gül bahçesi yaptı. 


Seher vaktında Lut kavminin alını üstüne çeviren yine o padişahtır. Onun tarafına bir düşman (Nemrut) ok atmış fakat bir sivrisinek bu düsmanın işini bitirmeye kâfi gelmiştir.Düşmanı {Firavun' u) denizde boğan, mermer taşının içinden (Salih Peygamberi gerçeklemek için) deve çıkaran odur. O kudretli ve ebedî olan Allah inayet buyunca Davud' un elinde demir mum gibi oldu. Süleyman' a müIk ve sultanlık verdi, şeytan ve peri onun mührüne (fermanına) boyun eğdi. 
Eyyub' un teninden böceklere azık verdi, Yunus' un bedenini balığa bir lokma yaptı. Bir kulun (Zekeriyya peygamberin) başına destere indirir, başka bir kulun başına taç giydirir. Sultan odur. Her ne dilerse onu yapar, isterse cihanı bir an içinde yok eder. Sultanlık ona aittir. Hiç kimsenin ondan hesap sormağa güçü yetmez. O birine nimet ve hazine bağışlar, ötekine acı ve zahmet verir. 
Birine iki yüz kese altın ihsan eder, beriki ekmek hasretiyle can verir. Biri sincap ve samur kürkler giyinir, öteki tandurda çıplak yatar. O biri atlas ve seccadeler üzerinde oturur. Beriki buz gibi düşkünlük toprağında yatar. Bir tanesi bin naz ve izzatle taht üzerine kurulmuştur, öteki yoksulluktan ağzı açık bir halde. Göz açıp yumuluncaya kadar cihanı birbirine çarpar, burada söz söylemeye hiç kimse güç yetiremez. 
O öyle bir Tanrı' dır ki hava kuşlarına balığı azık yapar, kullarına şahlık devleti verir. Babasız çocuk (İsa) doğurtan beşikteki yavruyu konuşturan odur. Yüz yıllık ölüyü (Üzeyr) diriltir. Bunu Tanrı' dan başka kim yapabilir? Öyle bir yaratıcıdır ki çamurdan sultanlar çıkarır, yıldızlarla şeytanları taşlar. Kuru topraktan otlar bitirir. Gökleri de O korur. 
Mülkünde ortakçısı ve benzeri yoktur. Sözlerinde es ve âhenk bulunmaz. 


2.Peygamberlerin ulusu Hazreti Peygamberle dört halifeyi öğüş: 

İki cihanın ulusu, peygamlerin sonuncusu olan Yüce Peygamber ötekilerden sonra geldi. Fakat önce gelenlerle iftihar örneği oldu. O cihana gelince dokuz felek kendisine miraç, nebilerle veliler ona muhtaç oldu. Varlığı âlemlerle rahmet getirdi. Bütün yeryüzü ona mescit oldu. Dostları Ebu Bekir' le Ömer oldu. Parmağının ucu ile Ay' ı iki parca etti. 
Biri ona, gizlendiği mağrada yoldaşlık etti. Öteki de gerçek dostlar kafilesinin başbuğu oldu. Osman ile Ali de yoldaş oldukları için âlemde Veli' lik mertebesine yükseldiler. Bunlardan Osman hayâ ve ilim hazinesi, Ali ilim şehrinin kapısı oldu. İnsanların en hayırlısı olan o hak peygamber ki, öz ve temiz amcaları Hamza ile Abbas idi. O peygambere ve onun evlât ve yoldaşlarının hepsine bizden her an yüzlerce dua ve selâm olsun. 


3.Din imamlarıyle müçtehitlerin menkibeleri (Allah hepsinden hoşnut olsun): 

O Önderler ki (din bahisleri üzerinde) içtihat ettiler, hakkın rahmeti hepsinin ruhlarına erişsin. ( birisi ) İmam Ebu Hanife, o seçkin peygamber ümmetlerinin kandili idi. Hakkın ihsan ve rahmeti onun canına yakın olsun. Çömezlerinin ruhları şad olsun. Dostu kadı imam Ebu Yusuf ile imam Muhammed idi. İhsan ve ve minnet sahibi Tanrı onlardann razı olsun. Ötekiler İmam İdris-üş-şâfiî ile imam Malik ve Züfer' dir ki onlardan Muhammed dini kuvvet ve ziynet bulmuştur. 
Ruhları cennet kürsüsünde şad olsun, din sarayı onların bilgisinden bayındır olsun. 


4.Dilekleri yerine getiren Tanrı' ya yalvarış ( Günahlardan özür dileme): 

Ey Padişah suçlarımızı bağışla, biz suçluyuz, sen de yargılayıcısın. Sen iyilk işleyen (Tanrı) bizse kötülüklerle uğraşan (kul) larız, sayısız, ölçüsüz günahlar yüklenmişiz. Yıllarca isyan ve kötülük ettik, nihayet ettiklerimize pişman olduk. Gece gündüz fenalıklara dalmış, şaçlarımızdan, ayaklarımızdan tutulup cehenneme sürükleneceğimizden gafil olmuşuz. 
Daima isyan kaydına, dolaşmış nefîs şeytanına yakın bulunmuşuz. Günahsız bir saatımız geçmedi. Gönül hoşluğu ile sana kulluk edemedik; Dergâhından kaçan, yüz suyunu isyanla dökmüş olan kul, yine kapına geldi. Lûtfundan mağfiret umar. Zaten Sen rahmetimden umut kesmeyin dememiş mi idin? Senin lûtfunun denizi bitip tükenmez. Rahmetinden umutsuz olan da ancak şeytan'dır. 
Ey kerem sahibi, nefîs ve şeytan benim yolumu kesti. Bu yolda yardımcım senin rahmetindir. Umarımı ki beni kabirde toprak etmeden önce günahlarımdan temizliyesin. Canım bedenimden soyup götürdüğün zaman beni cihandan iman nuriyle göçüresin. 


5.Nefsi emmare' yi kötüleme: 

Akıllı odur ki, Tanrı nimetlerine şükreder. Sonra nefsine hâkim olur. Ey Delikanlı: kendi öfkesini yenebilen cihanda kendini kurtarmışlardan olur. 
Halkın en budalası odur ki, nefîs ve havaısının ardından koşar. Sonra o bozuk fikirli sanır ki; nihayet Allah kendisini affedecektir. Ey oğul dervişlik gerçi zor bir iştir. Fakat dervişlikten daha hoş bir meslek de yoktur. Dik başlı, nefsini emri altına alan kimse iyi ün kazanmış akıllılardan olur. Riyazetle kötü nefsin terbiyesini ver ki, seni günaha sokmasın. 
Selamette kalmak istiyen. bütün halkın dedikodusundan yüz çevirir. Halk baştan başa gaflette bil, insan ancak cihandan gittiği cakit uyanır. Seni inciltenlerin özürlerini kabl et. Mağfiret bulmak istersen onu kayala! Halkı incilteni Allah sevmez. Böyle bir huy dindar bir adama yaraşmaz. Sitemle bir kalbi yarılayan o yarayı kendi vücuduna açmış olur. 
Gönül inciltne kaydında olan bir kimsenin cezası sonunda ağlamaktır. Ey Oğul: Gönül incitmeye heves etme, Allah' ından hoşnutsuzluk kazanma. İtibar bulmak istersen halkın adını iyilikten başka bir şeyle anma. İyiliğe gücün yetmezse kötülük yapma, kendine sayısız sitemler etme. Git halkın gıybetinden dilini tutu ki, bir gün elin ayağın bağlanmış görmiyesin. 
Dilini gıybetten korumıyan kimse Tanrı cezasından kurtulmuş değildir. 


6.Susmanın faydalarına dair: 

Ey kardeş sen hakkı arıyan bir insan isen Tanrı buyruğundan başka bir konuda ağız açma. Eğer hiç ölmiyecek olan Allah'a dair bir bilgin varsa ağzına sükût mührü vur. Yavrum: Öğüt dinle, kurtuluş istiyorsan dilini tut. Çok konuşanların göğüsleri içinde kalbleri hastadır. 
Akıllıların âdeti sükût, Cahilin âdeti unutkanlıktır. Gıybet ve yalancılıktan ziyade sükût gereklidir. Daima söylemeğe düşkün olan kimseler ahmaktırlar. Kardeşim: Hakkı öğmekten başka söz söyleme. Doğru sözü de halkı kötüleme yolundan sarf etme. Düzgün söz söylemeğe düşkün olanların ne hünerleri varsa hepsi yağmaya gider. Çok konuşmak kalbi beden içinden öldürür. O sözler isterse Aden incisi olsun. 
Sanatlı söz söylemeğe çabalıyanlar da gönüllere ıstırap verirler. Git dilini ağzına hapset haktan hiçbir şey bekleme. Kendi aybını görebilenlerin ruhlarında bir kuvvet belirir. 


7.İyi Ameller: 

Ey Azizim, iman ehli olan kimse dört şeyi dört şeyden temizler. Önce kalbini kıskançlıktan temizle de sonra kendini imanlı bir insan say. 
Dilini yalandan, gıybetten koru ki imanın boşa gitmesin. Gidişin rîyadan kurtarırsan iman ışığı sana nur saçar. Hele karnını haram lokmadan sakınırsan tam mânasiyle imanlı kişi olursun veselâm. 
İşte bu sıfatı takınanlar şerefli insan olurlar. Bu vasıflardan nasipsiz olanlar da zayıf iman taşıyanlardır. Karnını haramdan temizleyen kişinin ruhu felekler tarafından yükselemez. 
Amel ve hareket riyadan temizlenmezse hasır üzerindeki nakışlar gibi faydasız olur. Amelinde ihlâs olmıyan kişi, Cihanda hâs kullardan olamaz. Riyasız ve hak yolunda çalışanların işi daima parlak vegüzel olur. 


8.Padişahlara zararlı olan şeyler: 

Ev Kardeş: Dört huy padişahlara ziyan verir. Padisah herkes yanında kahkaha atarsa şüphe yok ki heybetine eksiklik gelir. 
Öyle her fakirle düşüp kalkmak da padişahların değerini azaltır. Hele kadınlar ile fazla halvete çekilirse kendini hürmetsiz bir şah mevkiine düşürür. Cihana hükmetmek kudretine sahip olanlar, halkı incitmemek cihetine meyil gösterirler. Padişahlara adil ve kerem yaraşır ta ki âleme bu nimetlerle sevinç ferahlık getirsinler. Padişah bir kere zulüm ahengi tutturdu mu ona ne ordunun, ne de hazinenin bir faydası olur. 
Ama adaletli ve güleç yüzlü olursa memlekette temel tutar. Sultan bir leskere kerem ve ihsanda bulunursa uğrunda yüzlerce insan can ve başlarını feda ederler. 


9.Güzel huylara dair: 

Dört şey büyüklüğe delildir. bu meziyetlere sahip olan büyük adam olur. İlme karşı hesapsız saygı göstermek, halka doğru cevap vermek. İrfan ve akıl sahipleri, ilim ve akıl ehli olanları değerli görür. 
Ey Kardeş: Tam akıllı bir insan isen halka karşı tatlı dilli ol. Ekşi yüzlü, acı sözlü kimselerden dostları yüz çevirirler. Düşmandan sakınmıyan sonunda ondan cefa ve zarar görür. Düşmanı uanına yaklaştırma, ondan uzak bulunmak daha hayırlıdır. Daima dostlarla birlikte bulun, elinden gelirse düşmanın yüzünü görmemeğe çalış. 
Dostlar arasında neşeli yaşa, aklın varsa düşmandan uzak kaç. Ey Oğul : Azık yolunnu ara, dedikoduları bir yana bırak. 


10.Tehlikeli şeyler: 

Ey Kardeş : Dört şeyde tehlike vardır. Elinden gelirse, bunlardan sakın. Sultana yakınlık, kötülerle dostluk, dünya sevgisi, kadın düşkünlüğü. Sultana yakın bulunmak yanan ateşe yaklaşmaktır. Yaramazlarla düşüp kalkmak canın ölümüdür. 
Dünyayı ne kadar dıştan renkli ve nakışlı görürsen de içinde yılan gibi zehir taşır. Görünüşte güzel ve gönül çekicidir. Fakat zehirleriyle canı tehlikeye koyar. Bu nakışlı yılanın ağusu öldürücüdür. Akıllı insan ondan uzak durandır. Çocuklar gibi sarıya kırmızıya kapılma, kadınlar gibi renk ve kokuya aldanma. Dünya denilen âşüfte, gelin gibi süslenmiş, her zaman başka bir koca istemektedir. 
Bahtiyar o kimsedir ki, bu çifti tek bıraktı, ona arkasını dönerek üçten dokuza boşanma kâğıdı verdi. Çünkü, bu âşüfte önce kocasının karşısında gülen dudaklariyle sevgi sunarken sonra onu diş yarasiyle öldüren bir vefasızdır. 


11.Bahtiyarlığa alâmet olan dört şey: 

Dört şey bahtiyarlık delilidir. Bu dört nimete ermiş olanlar aziz olurlar. Talihli olmanın delili soy temizliğidir. Talihliler daima doğru düşünceli olurlar. Kötü fikirli insan azap çekmeğe mahkûmdur. 
Tanrı azabından korkusuz yaşıyanlar mü' min değil, mutlak kâfirdirler. 


12.Dünya zevklerini terk etmek: 

Dünyada ömür beş günden fazla değildir. Sonunu düşinmiyen kimse gafildir. Dünya zevklerinden uzaklaşmak, gönül sahiplerinin eteğine yapışmak gerekir. Nefsinin zevk ve arzuları arkasında koşma, geçici âleme sevgi bağlama ! Âkibetin ölüm olduktan sonra sana dünya acılarını çekmekten ne fayda var? 
Can teninden gidecek, kemiklerin toprak olacaktır. Sana canını vermekten başka çare yoktur. Gideceğin yolun haydudu da O küçücük (Nefs' i emmare) nden başkası değildir. 


13.Esenlik Sebepleri: 

Ey Aziz: Esenliği arıyorsan onu dört şeyde bulabilirsin. Emniyette olmak, aile saadedi, sonra vücut sağlamlığı ile feragattir. Bu nimetlerle sana bir emniyet hâsıl olursa afiyet ondan bir nişan olur. 
Feragatli bir gönülle beraber sağ ve esen olursan dünyada başka bir şey aramak gerekmez. Ey Oğul : Elinden gelirse nefsinin dileklerini yerine getirme ki, nefîs tuzağına düşmiyesin. Nefsinin heveslerini ayak altına al, ona hoşlandığı şeyleri az ver. Nefîs ile şeytan seni yoldan çevirir. Kuyuya düşürür. Nefsin başına vur, ona daima hor tut. Elinden gelirse pisliklerden uzaklaştır 
Kötü nefsini doyuran kimseler, onu günah işlemekten bbir kahraman yaparlar. Boğazını her lezetten uzak tut ki, her belâya, her günaha girmiyesin. Karnını dudaklarına kadar su ve yemekle doldurma, hayvan gibi kendine ahır arama. Oruçlu deilsen gündüzleri çok yemei hayvan değilsen o kadar fazla tıkınma. Ey bütün gece sabaha kadar uyuyan zavallı, yarın yatacağın karanlık toprağa da bir kandil yak. 
Uyku ve yemek hayvanların âdetinden başka bir şey değildir; uyuyanlara bu nimetten pay yoktur. Ey Oğul kalk, uyan ki yarın çok uyuyasın. Kendinden haberin varsa uyan demeden öne yerinden fırla. Bu alçak dünyaya gönül bağlamak hatadır. Eteğini ondan toplarsan daha yerinde olur. Gönlünnü bu bayağı dünyaya ne bağlıyorsun? Burada ebedî kalacak değilsin ki. Ey Zavallı: Dışınnı süslemeğe bakma. Bir ay parçası gibi için nurlu olsun. 
Her güzel görünen surete talip olma, atlas ve dibâ sevdasına koşma. Kuru sevdalardan geç de Tanrı' ya kul ol. Sana vücut sağlığı lâzımsa eski hırka da yetişiir. Yün hırkayı omuzla, muratsız yaşamanın zevkine er ( dünya kaygularından sıyrıl). Ey hırkasını sırtına çeken derviş, önce kalbini kibirden temizle. Âhiret nasibi istiyorsan git o süslü elbiselerinden soyun. 
Tekellüfsüz ol, süs saltanat isteme, rahat ve tembelliği bir tarafa bırak, dünyada düzenlik arama! 
Sırtında süslü elbisen, altında yatacak yatağın olmamasını dile. Sofu gibi yün palaslar içinde geçin, Tanrı sıfatiyle sıfalan. Yol adamına ( Tanrı erlerine) hasır, halı yerine geçer. Sonunda yastığı kerpişten olacak değil mi? 


14.Dervişlik sıfatı ve dervişlerin sevme bahsi: 

Eğer aklın ilmine yakın ise derviş ol, dervişlerle otur. 
Dervişlerden başkalariyle düşüp kalkma, elinden gelirse onların gıybetinde bulunma. Dervişler sevgisi, cennetin anahtarıdır. Onların düşmanları lânete lâyıktırlar. Dervişin libası abadan başka bir şey değildir. O Murat ve boğaz peşinde koşmaz. Nefsinin başına ayağını koymayan yiğit, Tanrı katına nereden yol bulabilir? Tembellikten kurtulan herkes, nefsinin arzularını yenen bir sultan olur. 
Tanrı yolunun erenleri saray ve bağ sevdasında değildirler. Onların gönlünde dert ve dağdan başka bir şey yoktur. İstersen sarayını göklere yükselt, nihayet toprak altında gaip olup gideceksin. İsterse Rüstem gibi kudret ve şevketin olsun, yerin Behramı-Gür gibi mezar olacaktır. Keyhusrev gibi uzun yıllar saltanat sürsen de, sonunda yine bir mağaranın içinde kalacaksın. Ey oğul âhiretten gafil olma, bu dünya varlıklarına o kadar sevinme. 
Cihanın belâlarına karşı sabırlı ol, nimet zamanında Allah' a şükret. 


15.Talihsizlik alâmetleri: 

Dört şey bedahtlık eseridir. Cahillik, kâhillik (tembellik) bunlar çok zordur. Hele bikeslik (kimsesizlik), nâkeslik (bayağılık) bütün bu dört alâmetler kötü talihin belirtileridir. Kulluk sevdasında koşanlar şüphesiz ki, saadet ehli olurlar. Her kim kendi heveslerini ayak altına alırsa nefisçiliği ile savaşabilir. 
Cihanda yalnız uyku ve yiyecek düşüncesinde olan kimse, kıyamette ateşten kurtulamaz. Murat ve arzudan yüz çevir de Tanrı katında yönel. Murat sürmenin sonu muratsız kalmayı gerektirir. Tanrı adamı iyi ün bırakmaya çalışır. Ey biricik oğul mademki Allah' ın emrini, nehyini tutuyorsun, murdar nefsin arzularına uyma. Allah' ın emir ve nehiylerini Kuran' dan dinle, dünya sevinç yeri değildi aklını başına al ! 
Bahtiyarlık sevdasından vazgeçenlerdir ki, aksine olarak yaşamanın zevkine ermiş olurlar. 


16.Riyazet bahsi: 

Yüksek adam olmak istiyorsan ey oğul kendine rahat kapısını kapa. Cennet kapısı ancak dünyada rahat kapısını kapayanlara açılır. Âlemde haktan başka bir şeye güvenen kimseden daha şaşkın kim olabilir ? Ey kardeş ululuk ve mevki hevesinden vazgeç, kendini Tanrı kapısına yarayışlı kıl. 
Mevki peşinde koşan, horluğa mahkûmdur. Ey kardeş bu dergâha yakın olmaya çalış. İkbal ve mevki seni alçaklığa doğru götürür, seni ense yapmaya sürükler. Nefîs arzuları terk etmek le miskinleşir. Cahil nefsin terbiyesi böyle olur. Kalbin Tanrı zikriyle emniyet bulunca o senin nefs-i emmâreceğin de yatmış olur. Kerem sahibi yaratıcıya güven besliyen cihanda bir lokmaya kanaat eder. 
Her günlük azığınla kanaat et, bunu elde edmezsen Tanrı' dan iste. 


17.Nefîs ile savaş bahsi: 

Nefis ancak dört şeyle öldürmek mümkündür. Ey aziz söyleyeyim de hatırında tut. Sükût hançeri ve açlık kılıcı ile yalnızlık mızrağı ve uykususluk silâhı. Her kim bu silâhları kuşanmamışsa nefsi aslâ felâh bulmaz. gönlün Allah' ı anmaz olunca melun şeytan dost ve yoldaş olur. 
Şeytan, dünyayı dünya ehline süslü gösterince onlara yağlı ve tatlı lokmalar gerekir. Altın ve gümüş sevdasında olanın ceza gününde işi pek zorlaşır. İşi, âhireti düşünmekten ibaret olanlar için, Tanrı' dan bol ihsanlar vardır. Dünya malı düşkün olanlara, ahiret, günahtan sakınanlara verilmiştir. Ey kardaş, şeytan sana düşmandır. Boynunda ateşten tomruk görmek ister. 
Yüzünü dünyaya çevirmiş olan zavallı âhiret âlemlerinden ne nasip alabilir? Ey Oğul Tanrı' yı anmakla meşgul ol, gulyabani gibi haktan uzaklaş. 


18.Yoksulluğa sabretme bahsi: 

Ey oğul fakirlik nedir bilir misin? Haberin yoksa sana anlatayım. Fakir, abası altında yoksul yaşarsa da kendini halka karşı nimet sahibi gösterir. Aç olur, tokluktan dem vurur, o kendi düşmaniyle nasıl dostluk edebilir? 
Her ne kadar arıklamış, bitkin ve dermansız olsa da yine ibadet vaktinde yoldaşlarından geri kalmaz. Yoksulluğunu kimseye açma, bugünkü mihneti yarın da çekme. Gam çekme, yarın sana can verecek olan tanrı nihayet senden bir ekmeği de esirgemez. Daha ne kadar karınca gibi dane taşıyacaksın? erkek isen yoksulluğa mertçe katlan. Eğer tevekkül üzere bulabilirsen Tanrı sana kuşlar gibi rızık verir. 
Fakir insan Tanrı' nın kendisine verdiği bir dilim mayasız ekmeğe bile şükreder. Zengin önünde kemer gibi kıvrılma ki nifakçılarla dost olmıyasın. Hak yolcusuna halkın dedikodusundan sıkılmak düşüncesi, yırtık abadan arlanmak kaygusu yoktur. Şan ve şöhretten zevk duyan kimseye has kul sanma, belki o bayağı bir adamdır. gönlünde süs, saltanat sevdası olmadıktan sonra at ve eyer kaygusu nereden olsun? 
Gönlünün yüzünü hava ve hevesten çevirdikten sonradır ki hakkı bulduğuna inanabilirsin. 


19.Hırs bahsi: 

Her kim hırs ile diinya varlıklarına erdiyse şüphesiz ki Tanrı ondan .hoşnut olmamıştır. Bu nefsi bir deve kuşu gibi farz et, ne yük taşır ne havada uçabilir. Uç dediğin zaman deveyim der, yük vursan kuş olduğunu söyler. Nasıl ki Zakkuım ağacının rengi gönül çekici, fakat tadı acı, kokusu ağırdır. 
Nefsi Kulluk ödevine çağirırsan tembellik eder. Fakat günah işlemeğe gelince çevikleşir. En iyisi bu yaramazı zindana atmak, her ne derse tersini yapmaktır. Onu kulluğa ben eğdirmek için açlık ve susuzluktan başka çare yoktur. Deve gibi yola gel de yük taşı, kulluk yükünü Tanrı kapısına çek. Deve kuşu gibi yükten kaçan ki hayat gülistanında ömrünün yapraklarını döker. 
Ya bu kapının yükünü, canla başla çekmek yahut yorgun köpek gibi dilini tutmak gerek.Bu ağırlıkları taşımaktan boyun büken bol bol nefret kazanır. Mademki önce emanet yükünü çekmeğe söz vermişsin, şimdi de bunu taşımaktan üzülmiyesin. İlk günde fodulluk göstermiştin, onu da cahillik yüzünden yaptın. Ey Oğul bir hareket göste, tembel olma, mademki vaktiyle evet dedin (söz verdin) bedenini hareketsiz bırakma. 
Kullukta tembellik gösterenin kazancı sapkınlık ve düşkünlük olur. Yol korkulu, haydutlar pusudadır. Bir kılavuz götür ki ortada şaşırıp kalmıyasın. Konacağın yer uzak, yükün per ağır, çalış ki başkalarından geri kalmıyasın. Yolda ağır yükü olanlar, daima gözlerinden kan yağdırırlar. Bir lâşen var. Yükünü hafiflet, yoksa yolda işin zorlaştığını görürsün. 
Sırtındaki yük nedir ki, alçak dünyanın süprüntüleri, sen bu yüzden böyle acılarla düşkünlüklere uğramıyasın. Kulluk vaktında rüzgâr gibi ılgar yürü, bütün dünya işlerinden sıyrıl. 


20.Teellüfü tekr etmek: 

Ey Oğul başını sarıkla ne süsleyip duruyorsun? Mümkünse gönül kazan. İkbalı, malı, mevkii elden kaçırmadıkça külâh gibi herkesin başına konamazsın. Kendini süslemek yiğitlik değildir. Dünya süslerine kalıpanlar canlarına kasdettiler. 
Vücuda takvadan (Allah korkusundan) daha güzel libas, erkek için tekellüfte bir esas yokyoktur. Süs peşinde olan kimse cihanda yalnız rahat düşkünüdür. O gibilerin sonu muratsızlıktan başka bir şey değildir. Onlara ebedi hayattan bir nasip ve sevinç yoktur. Kendini öğme şeytan âdetidir. Mert odur ki kendini daima eksik görür. Şeytan, ben Adeın' den daha üstünüm dediği için kıyamete kadar melûn olu. 
Gönül alçaklığı yüzüden toprak insan olur, nur ve ateş dik başlılıkla sönüp gider. İblis, kibirliliğinden dolayı sürüldü. Âdem tövbesi yüzünden makbul oldu. Âdem Tanrı' sından af dilediği için aziz oldu, şeytan ise üstünlük dâvasına kalkıştğından ötürü düşkünlüğe uğradı. Dane, toprağa düştüğü için el üstünde gezdirilir, başak baş çektiği için ayaklar altında ezilir. 
Pendname - Feridüddin-i Attar Hazretleri (k.s.)

16.yüzyıl divan edebiyatının önemli eserlerindendir. 
Pend öğüt demektir. Pendname bir ahlak kitabıdır.

Feridun Attar, 11-12'nci yüzyıllarda yaşamış 

ve Pendname (Öğütler Kitabı) ile 

Doğu-İslam düşüncesinin önemli 

isimlerinden biri olmuştur



Yorumlar