Kayıtlar

Avrupa ya neden gittik Türk & Osmanlı

Resim
Uzun y ı llar Türkler Avrupa ya neden gitti? De ğ i ş ik  ü lkelerden bir ka ç  izlenim  Türklerle kaynaşan Fransızlar, Türklerin merhameti, iyi yürekliliği, askerlerin kanaatkârlığı etkilemiş, Fransızlar ayrıca Türk yemeklerini sevmişler ve Avrupa’da Türklerin iftiraya uğradıklarını itiraf etmişlerdir.Bu hayranlık bazen o kadar yükselir ki –Keşiş Mişon’un yazılarında açığa çıktığı gibi- tek başına minare bile bir Avrupalı seyyahı mest etmeye yeter: “Hristiyanlık adına onu kıskanırım. Güzel olan yalnızca minaredir. O ne kusursuz bir tasarımdır.Sarıklı müezzinin belli saatlerde ibadet çağrısını yapabildiği balkonlarla taçlandırılmış ince uzun, beyaz kargıların, yine öyle kusursuz, büyülü mavi bir göğe yükselerek, bizim İngiliz güneşinin iki katı büyüklüğünde ve sıcaklığındaki güneşe öyle bir uzanışı vardır ki güzelliklerini son derece benzersiz kılar ve cazibeleri başka bir ortama nakledilemez ve kelimelerle anlatması zordur.” Yavuz Sultan Selim Hanın vefatı...

İncil Tevrat ve Zebur Bütün Semavî Kitaplar Hz. Muhammed (asv)’i Müjdeliyor.

Resim
  Hz. Muhammed (asv):Allah’ın elçisidir. Ahir zaman Nebisidir. İnsanlara ve cinlere imamdır. Hâtemü’l-Enbiya’dır/Peygamberlerin sonuncusudur.. Ne acayiptir ki, bizler bu sözlerin doğruluğuna semavi kitapları delil yaparken, kitap ehli olan Yahudi ve Hristiyanlar kendi kitaplarından habersiz olarak Hz. Muhammedi (asv) inkar etmektedirler. Bizler burada, İncil’i, Tevrat’ı ve Zebur’u delil yaparak iki kere iki dört eder katiyetinde ispat edeceğiz ki, o semavi kitaplar Hz. Muhammed (asv)’den haber veriyor ve O’nun geleceğini müjdeliyor. Bu bölümü hazırlamaktaki maksadımız; memleketimizde ve diğer İslam memleketlerinde sürdürülen misyonerlik faaliyetlerine bir set çekmek; Müslümanların eline, Hristiyan ve Yahudilere karşı bir delil vermek ve Peygamberimiz (asm)’ın semavi kitaplarda dahi müjdelendiğini ispat ederek Müslümanların imanının artmasına vesile olmak ve kitap ehli olan Yahudi ve Hristiyanları da artık insaf ile hakkı görmeye çağırıp onları İslama davet etme...

Osmanlıdan Yiğitlik Destanlari

Resim
 Genç Osman y iğitlere serdar oldu 17. Yüzyılın başlarında Osmanlılar  eski günlerini özler ve nispeten toparlanmaya başlarlar.  4. Murat gayretli bir sultandır, kanserleşmeye başlayan İran meselesine çekinmeden neşter atar. Tahta oturur oturmaz ardımızdan vuran, kuyumuzu kazan Safevîlerle hesaplaşmaya bakar. Tez günde orduyu derler toparlar yola çıkar. Sadece Revan’ı almakla kalmaz (1635), Ahıska’yı da Acemlerin elinden kurtarır, yörede sükuneti sağlar. Ancak Acemler yüz yüze çarpışmaz, hançerlerini sırtımıza saplarlar. Padişah İstanbul’a döner dönmez, Bağdat’a girer, halkı kırıp geçirir, mukaddes mekânlara saldırırlar. Âdeta Hülagu’nun yaptığını yapar, Moğolları aratmaz olurlar.  Sultan Murat, derhal Harp Divanı’nın toplar ve Bağdat Seferi için tedbir sorar. Vezirler “sadece yeniçeri ve sipahilerle kalmayalım” der, gönüllülerin de katılmasını arzularlar. Sağa sola ulaklar koşar, tellallar davul vurur “duyduk duymadık demeyin” diye haykırırlar: “Bu sefere ...

Bizim yaptığımız Gıybet mi?

Resim
Yaptığımız Gıybet mi? Bizim yaptığımız; “ Haram olmayan Gıybet”tir Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır. Fakat istisnalar vardır… Şuralarda gıybet câizdir: İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır:      Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.     Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.     Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (...

Öğütler Kitabı Pendname Toplam 84 bolum

Resim
ÖĞÜTLER KiTABI    PENDNAME SON B ÖLÜ M 75 - 84 / 84 Selamun Aleykum ve rahmetullah Kardeslerim Bu Fakirin okumaya doyamadigi bir eser bazi bolumleri sizlerle paylasmak istedim okudukca tadina varacaksiniz  insallahu rahman. 16.yüzyıl divan edebiyatının önemli eserlerindendir. Pend öğüt demektir.  Pendname  bir ahlak kitabıdır. FERIDUN ATTAR, 11-12'NCI YÜZYILLARDA YAŞAMIŞ VE PENDNAME (ÖĞÜTLER KITABI) ILE DOĞU-İSLAM DÜŞÜNCESININ ÖNEMLI ISIMLERINDEN BIRI OLMUŞTUR Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.  Mevlânâ  ile görüştüğü söylenir. "Attar" adı eczacılık ve hekimlik yaptığını gösterir. Yaşlılığında Moğol işgalcilerin eline düşmüş, köle olmuştur. 114 yaşında, bir sözüne kızan Moğol "efendisi" tarafından öldürülmüştür. Pendnâme ,  Hz. Mevlana Celâleddin Rûmî 'nin (k.s) feyiz aldıgı büyük mutasavvıf sair Seyh Ferîdüddin Attâr (k.s)'ın kaleme aldıgı bir ahlâk kitabıdır. 75.Sabrın faydaları:   Dünyada sabırlılardan olmak i...

Kültür ve Medeniyet " Osmanlı "

Resim
      Bu g ün yazd ı klarım Arzuhalcilik, Aruz, Ar ş ın ve At pazarı Arzuhalcilik karlı ve geçerli bir meslekti.   ARZUHALCİ   Eskiden adliye veya belediye gibi devlet dairelerinin yakınında, köşebaşlarında; halkın dilekçe, mektup yazmak gibi işlerini yapan kişi. Arzuhalcilik karlı ve geçerli bir meslekti. Osmanlılarda arzuhalcilik bir teşkilata bağlı olarak, resmi müsaade ile yapılırdı. Arzuhalci olmak isteyen bir kimse, Arzuhacibaşı, Divan-ı hümayun çavuşları, ocağın zabitlerinden çavuşlar emini ve katibinden müteşekkil bir kurul önünde imtihan verir; kazandığı takdirde arzuhalciliğe kabul edilirdi. İmtihanda, kanun bilgisi ve yasak edilen şeyleri bilmek gibi vasıflar aranırdı. Arzuhalcinin yegane sermayesi; küçük bir masa ile bir kaç divit veya kamış kalem, bir mikdar kağıt, zarf ve kurutma tozundan ibaretti. Genellikle bunlar güngörmüş, namuslu, hukuki meseleleri iyi bilen, ihtiyar halkın sempatisini kazanmış kişilerdi. Halkın her çeşit i...
WhatsApp Logo WhatsApp
İletişim
Vedat Bilik