Kayıtlar

helal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Annenin yanından ayrılma! Cennet onun ayağı altındadır...

Resim
Resulullah efendimiz (s allallahu aleyhi ve sellem ) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir kadın sahabe Resulullah`ın (s allallahu aleyhi ve sellem ) huzuruna telaşla girerek: - Ya Resulullah! Şu anda kocam ölüm döşeğinde, belki biraz sonra ölmüş olacak... Yalnız yanında kelime-i şehadet getirdiğimi anladığı ve kendiside getirmeye çalıştığı halde şehadet kelimesi getiremiyor. Kocamın imansız gitmesinden korkuyorum. Bu hususta bir yardımınızı bekliyorum, dedi. Resulullah efendimiz (s allallahu aleyhi ve sellem ): - Kocan sağlığında ne gibi kötü harekette bulunurdu? diye sordu. Kadın hiçbir kötü amelinin olmadığını, namazını kılıp her türlü ibadetini noksansız yerine getirmeye çalıştığını söyledi. Bu sefer  Resulullah  efendimiz (s allallahu aleyhi ve sellem ) : - Kocanızın dünyada kimi var? diye sordu. Kadın ihtiyar bir annesi olduğunu söyleyince  Resulullah  efendimiz (s allallahu aleyhi ve sellem )  kadının kocası Alkama`nın anasın ı  ...

Osmanlı Faize nasıl bulaştı

Resim
Osmanlı Faize nas ıl bula ş t ı ve g ü n ü m üze  yans ı malar ı 19.yy.da Galata Bankerleri adıyla önem kazandılar. Devlet ilk dış borçları bu bankerler aracılığıyla Fransız bankalarından sağladı. Kırım savaşından sonra Osmanlı'nın uzun vadeli borç tahvilleri Avrupa borsalarında satışa girdi. Osmanlı çok yüksek faizlerle borç aldı. Anapara ve faiz ödemeleri için yine borç aldı. 1876'da borç ödemelerini durdurdu.  Dış borç  200 milyon sterlin, anapara ve faiz ödemeleri yılda 11 milyon sterlindi. Alacaklılar kapıya dayanınca Osmanlı yönetimi  Düyun-ı Umumiye 'yi kabul etti. Osmanlı iktisadının temelleri  şeriattan  destek buluyordu, ancak günlük ihtiyaçların değişmesiyle kuralların değişmesi veya katı bulunan kuralların delinmesi söz konusu oldu. Modernleşirken fıkıh umursanmadı, devlet için fetvalar formaliteydi. Sistem faize karşıydı ama uygulamada faiz işliyordu. Osmanlı İmparatorluğu,  İslami  bir imparatorluktu. İslam'da  faiz  yasakl...

Osmanlı Faize nasıl bulaştı

Resim
Osmanlı Faize nas ıl bula ş t ı ve g ü n ü m üze  yans ı malar ı 19.yy.da Galata Bankerleri adıyla önem kazandılar. Devlet ilk dış borçları bu bankerler aracılığıyla Fransız bankalarından sağladı. Kırım savaşından sonra Osmanlı'nın uzun vadeli borç tahvilleri Avrupa borsalarında satışa girdi. Osmanlı çok yüksek faizlerle borç aldı. Anapara ve faiz ödemeleri için yine borç aldı. 1876'da borç ödemelerini durdurdu.  Dış borç  200 milyon sterlin, anapara ve faiz ödemeleri yılda 11 milyon sterlindi. Alacaklılar kapıya dayanınca Osmanlı yönetimi  Düyun-ı Umumiye 'yi kabul etti. Osmanlı iktisadının temelleri  şeriattan  destek buluyordu, ancak günlük ihtiyaçların değişmesiyle kuralların değişmesi veya katı bulunan kuralların delinmesi söz konusu oldu. Modernleşirken fıkıh umursanmadı, devlet için fetvalar formaliteydi. Sistem faize karşıydı ama uygulamada faiz işliyordu. Osmanlı İmparatorluğu,  İslami  bir imparatorluktu. İslam'da  faiz ...

Bütün günahlardan; kötülüklerden kalbini temiz tut (54 Farz)

Resim
54 Farz  Selam ı n Aleyk ü m Karde ş lerim. Daha  ö nce de bu yaz ı y ı  payla ş t ı m. Tekrar etmemin sebebi g ü nl ü k hayat ı m ı zda, aile i ç inde, i ş  yerinde dahas ı  internet ortam ı nda a ş a ğ ı da yazan 54 FARZI unutup sorumsuzca hareket etmekteyiz. Bu fakir de sizden daha iyi durumda de ğ il. Hi ç  de ğ ilse g ü nde bir kere bu yaz ı lan ı  g ö zden ge ç irip kendimize  ç eki d ü zen verelim. Bu gidi ş at  İ MAN yolu  de ğ il , HAK yolu de ğ il. Bir an  ö nce toparlanal ı m ALLAH (Celle Celal ü hu ) HEP İM İZ İN  yar ve yard ı mc ı s ı  olsun, in ş aAllahu rahman.   Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem): Yaşadığınız gibi öleceksiniz, öldüğünüz gibi dirileceksiniz ! 1- Allah'ı daima zikretmek  2- Helal kazanılmış elbise giymek  3- Abdest almak  4- Be ş vakit namaz kılmak  5- Cünüplükten gusletmek  6- Rızk için Allah'a tevekkül (itimad) etmek  7- Helalden yi...

İnsani Küfre Düşüren Sözler (Elfaz-ı Küfr)

Resim
İnsani Küfre Düşüren Sözler (Elfaz-ı Küfr) 232 İrtidat'ın meydana gelmesi için yegâne rükûn; müslüman olan bir kimsenin; diliyle, küfür olan bir hususa itikad ettiğini ikrar etmesidir. Yani küfür sözünün ikrar edilmesidir.(210) Küfür olduğu sabit olan herhangi bir hususu ikrar eden kimsenin; bu ikrarı sırasında akıllı olması şarttır.(211) Delilik, bayılma, uyku halinde iken sayıklama, hastalık (cinnet vs.) ve sarhoş iken küfür kelimesini söyleyen kimsenin irtidadına hüküm verilemez. Ayrıca mükellefin; kendi irade ve ihtiyariyle, herhangi bir ikrah sözkonusu olmadan küfür kelimesini söylemesi esastır. Ölüm tehdidi veya herhangi bir uzvunun koparılması tehlikesi ile başbaşa kalan (İkrah-ı Mülci) mükellef; kalbi ile mutmain olduğu halde küfür kelimesini söylerse, mürted olmaz. Çünkü bu hale şer'an ruhsat verilmiştir.(212)  233 Kur'an-ı Kerim'de: "Kalbi iman üzere (sabit ve bununla) mutmain olduğu halde; (cebr-ü) İkrah'a uğratılanlar müstesna olmak üzere kim iman e...

Mazlumun Bedduası

Resim
Sana bir dava getirilip arz edildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin? İslam âlimleri, ictihad etme ehliyeti olanın ictihad etmesinin lazım olduğunu şu meşhur hadis-i şeriften çıkarmışlardır: Peygamber Efendimiz, bir gün sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaate yüzünü döndürüp “Hanginiz Yemen’e hazırlanıp gider?” diye sordu. Muaz bin Cebel hazretleri kalkıp “Ben giderim ya Resulallah!” dedi. Peygamberimiz “Ey Muaz! Bu vazife, senindir!” buyurdu.  Muaz bin Cebel, Kadılık, Hakimlik yapacak, halka İslamiyeti, Kur’an okumayı öğretecek, Yemen ülkesinde tahsil edilen zekat ve sadakaları da vazifelilerinden teslim alacaktı.  Peygamber Efendimiz, Muaz bi Cebel hazretlerini bu vazifelerle Yemen’e gönderirken “Sana bir dava getirilip arz edildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?” diye sordu.  Muaz bin Cebel “Allahın Kitabındaki hükümlere göre hüküm veririm!” dedi.Peygamberimiz “Eğer Allahın Kitabında dayanacağın açık bir hüküm olmazsa? Neye göre hüküm verirsin? diye...

Cahillerin Dinde Söz Sahibi Olması

Resim
Müslümanlar uyanık olmalıdır. Kıyâmet alâmetlerinin, şimdi çoğu çıkmış, her yere yayılmışdır. Bu alâmetlerden biri, câhiller çoğalacak, ilim adamları azalacakdır. Câhiller, dinde söz sâhibi olup, herkese yanlış yol göstereceklerdir.  Bunun için Müslümanlar uyanık olmalıdır. Her söze güvenmemelidir. Hutbelerde, kitâblarda ve gazetelerde, “Ehl-i sünnet” âlimlerini ve bunların kitâblarını bildirmeyip, âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden, kendi kafalarına göre ma’nâ çıkaranlara inanmamalıdır.  Mezhebsizler, yâ bid’at sâhibi sapıkdır, yâhud kâfirdir. Bunların her ikisi de, her zaman din adamı kılığına girerek Müslümanları aldatmışlar, doğru yoldan çıkarmışlardır. Mezhebsizlerin bildirdikleri âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere, Ehl-i sünnet âlimlerinin nasıl ma’nâ verdiklerini aramalı, işin doğrusunu öğrenmelidir.  Bunun için de, güvenilen, fıkıh “İlm-i hâl” kitâblarını okumalıdır. “Ehl-i sünnet” âlimleri, âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şerîflerin hepsini incelemiş, k...

Nedir Bu Halil İbrahim bereketi

Resim
Bereketin  adı Vaktiyle Birbirini Çok Seven İki Kardeş Varmış. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. Peki, abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... . O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve Kendi payından bir miktar atmış onunkine... Az sonra Halil çıkagelmiş. Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi. İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil düşünür bu defa: Der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünere...

DOĞRULUĞUN SONU BÖYLE OLUR

Resim
Fatihin Torunları DOĞRULUĞUN SONU BÖYLE OLUR Adam, Harem-i Şerif'in kapısında hep aynı duayı okuyordu: - Ey doğrulara yardım eden, haramdan kaçınanları koruyan!.. Ona 'Sen başka dua bilmez misin?' dediler. O şöyle açıklama yaptı bu duayı tekrar etme sebebi olarak: - Ben Beyt-i Şerif'i tavaf ederken ayağıma takılan şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla imanım mücadeleye tutuştular. 'Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar.' dedi şeytanım. İmanım ise, 'Bu haramdır, boşuna saklama, sahibini bul, teslim et.' dedi. Ben böyle mücadele içinde iken birinin sesi duyuldu. - Burada içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise versin, ona otuz altın müjde vereyim. Bin haramdan, otuz helal hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim. O da bana otuz altın verdi. Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce hemen satın aldım. Bir müddet sonra bu k...
WhatsApp Logo WhatsApp
İletişim
Vedat Bilik