Kayıtlar

SEVAP etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Biz Kimiz Sen Kimsin

Resim
 Ben Müslümanım ben Türküm diyenler  Okuyalım kendimizi tanıyalım SEN, Osmanli Tugra ''Siz insanlar için çikarilmis en hayirli bir ümmetsiniz, iyiligi emreder, kötülükten vazgeçirmege çalisirsiniz.. Çünkü Allah’a inaniyorsunuz..'' Fermaninin sahibisin!.. SEN, ''Alemlere rahmet olarak gönderilen'' ve dehsetli mahser gün ü herkesin ''Nefsi! Nefsi!'' diye çirpinacagi bir zamanda, secdelere kapanip; ''Ümmetimi isterim Ya Rab!.. Ümmetimi bagislamadikça kalkmam'' diye feryad edecek olan Habib-i Kibriya’nin ümmetisin!.. SEN, Resûlullah’in ashabina; ''Orduya yardim ediniz'' dedigi zaman, bütün servetini alip getiren ve Peygamberin ''Çocuklarina ne biraktin?..'' sorusuna; ''Allah’i ve Resûlünü biraktim Ya Resûllullah!'' cevabini veren Hz. Ebûbekir’in yolundasin!.. SEN, Devlet reisi oldugu halde, içi su dolu bir tulumu sirtina yüklenerek halk içinde dolasan ve oglunun;...

Osmanlılar ve büyük Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Resim
Osmanlılar & Peygamber SAV Osmanlılar büyük Peygamber'in  sallallahu aleyhi ve sellem   ve O'nun etrafındaki parlak yıldızların açtığı yolda yürüdüler. Ancak bu eser, kendiliğinden doğmadı. Fatih'in yanında bir Akşemsettin, Yavuz'un yanında Zenbilli Ali Cemali vardı. Bu büyük din adamları, onları  irşad ederek bulundukları kemâl mertebesine ulaştırdılar. Fatih İstanbul'u aldıktan sonra, Bizans'ın kalbi olan şehri Türklerden kurtarma gayesiyle Avrupa'da büyük bir Haçlı ordusu hazırlanıyordu. Bu hâdise Türk sultanını telaşa düşürmedi. Çünkü o, ruhlarda saltanatını kurmuştu. Adaletinin tahtı hiçbir kuvvetten korkmayacak kadar sağlamdı. O telâş etmedi; lâkin Rum psikoposlardan bir heyet Haçlıların merkezi olan Paris'e koştu. Müslümanların elinden kurtarılmasına karar verilen Hıristiyan devletinin ruhanileri, Haçlıları şaşırtan şu ultimatomu verdiler: ''Sakın bizi kurtarmaya gelmeyin. Gelirseniz bizi karşınızda bulursunuz. Biz Türk sultanı ile çok...

Efendimiz´in Vasiyyeti. ( sallallahu aleyhi ve sellem )

Resim
Vasiyyet Hz. Ali (kv) bildiriyor:  Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı:  "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir. Ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sana vasiyetler edeceğim. Dinlersen şükredenler olur ve şehid olursun. Allahu Teala seni kıyamet günü alim ve fakih olarak diriltir" buyurdu ve devam etti:  "Ya Ali! Müminin üç alameti vardır:  1. Namaz kılmak  2. Oruç tutmak  3. Sadaka vermektir.  Münafıkta da üç alamet vardır:  1. Herkesin yanında namaz kılarken rüku, secde ve diğer rükunları tam olarak yapar; yalnız namaz kılarken bunların hiç birine dikkat etmez.  2. Kendisini medhettikleri zaman işlerini seve seve, zevkle yapar.  3. Allahu Teala Hazretlerini başkalarının yanında zikredip, yalnız kalınca unutur.  Münafıkta üç alamet daha bulunur:  1. Söylediği söz yalandır.  2. Verdiği sözde durmaz.  3. Emanete hıyanet eder.  Ya Ali! Zalimde ...

Bilgisizlerden yoruldum

Resim
Şeriat Bilgisizlerden yoruldum “Şeriat” diyorsunuz, karşılığı şöyle geliyor: “Ay bunlar dört kadın almak istiyor, elimizi kesecekler, cebren başımızı örtecekler, özel hayatımıza müdahale edecekler, içkiyi yasaklayacaklar!”Ne ilgisi var?.. “Din” diyorsunuz, “Ay kalbim çok temiz” diye başlıyor, “dedem hafızdı” diye bitiriyorlar… Beş İslâm şartı ile altı iman şartını doğru dürüst sayabilen mumla aranıyor . Rol icabı “lahavle” çekemeyen oyuncu, din konusunda ahkâm kesiyor. “Tarih” diyorsunuz, “Bizim tarihimiz cumhuriyetle başlar” diye gevelemeye koyuluyorlar… Öncesi yok! Cumhuriyet tarihine bile doğru düzgün vakıf olan yok! Bir sürü mehdiye, yüceltme sonrasında “uzanan elleri kıracağız” edebiyatı geliyor… “Osmanlı” diyorsunuz, bilgisizliklerini kusuyorlar: “Padişahların anneleri yabancı… Padişahlar kardeşlerini katlettiler… Hacca bile gitmediler… Haremde zevk u safa sürdüler…” Tek tek cevaplandırıyorsunuz, o zaman da başka telden çalmaya başlıyorlar: “Siz Atatürk düşmanısınız, cumhuriyet d...

Allah’ın Mü’minlere Cennette Hazırladığı Nimetler

Resim
Ey benim kullarım bugün ne korkacaksınız, ne de üzüleceksiniz! Bu bölümdeki dört ayet ve onyedi hadis-i şeriften, Allah’ın iman eden kulları için cennette hazırladığı pınarları, kalplerden kin ve öfkenin orada sökülüp atılacağını, yorgunluğun da orada olmayacağını, korku ve üzüntüsüz bir hayat olacağını, altın tepsi, tabak ve kadehlerle yiyecek ve içecekler ikram edileceğini, ebedi kalınacak cennetlerde her türlü meyveden yenebileceğini, ipek ve atlas elbiseler içinde karşılıklı sohbetler edileceğini ve iri gözlü huriler verileceğini, cenneti elde edebilmek için insanların dünyada orayı kazanmak için yarış etmeleri gerektiğini, cennette her türlü yeme içmenin olup, idrar ve dışkının olmadığını, oradaki nimetlerin hiçbir göz tarafından görülmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın hatırından geçiremediği ve hayal edemediği nimetler olduğunu, tarakların altından olup her tarafın güzel kokularla donatıldığını, cennetteki en aşağı seviyede olan kimseye dünyanın on misli büyüklüğü...

Vesen, Sanem, Beyne'l Havf Ve'r Reca, Ehl-i Kıble "Bilgimizi Tazeliyelim"

Resim
Vesen´e ve Sanem´e Tapmak 229 Önce "Vesen ve Sanem" kelimeleri üzerinde duralım. İbn-i Abidin: "Vesen; cüssesi olan, yani insan sûretinde ağaçtan, taştan veya gümüşten, cevherden oyulan heykellerdir. Cem'i "Evsan" gelir. Sanem ise cüssesiz sûrettir. Lugat ulemasından birçokları, aralarında böyle fark yapmışlardır. Bazıları aralarında fark olmadığını söylemiş; bir takımları da sûretten (resimden) başkasına "Vesen" denileceğini bildirmişlerdir. Binâye'de böyle denilmiştir"(204) buyurmaktadır. Dikkat edilirse Zâhir rivâye; insan heykellerine (neden yapılırsa yapılsın) "Vesen" resimlerine de "Sanem" denilmiştir. Bu iki kelime (Vesen ve Sanem) Türçe'de ortak bir lafız ile ifâde edilmiştir: Put!.. Ancak "Put" kelimesinin Farsça olduğu ve bu iki mahiyeti kuşatmadığı da açıktır. Şurası muhakkaktır ki; Allahû Teâla (cc)'dan başkasına ibadet etmek küfürdür. İslâm ulemâsı Vesen'e (heykele) Sanem'e (resim...

Allahü teâlâ ve Peygamberi

Resim
Açık Bildirilmeyişin Sebebi Allahü teâlâ ve Peygamberi, mü’minlere merhamet ettikleri için, ba’zı işlerin nasıl yapılacağı, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık bildirilmedi. Açıkca bildirilse idi, öylece yapmak farz ve sünnet olurdu. Farzı yapmıyanlar günâha girer, farza ve sünnete kıymet vermiyenler de kâfir olurdu. Mü’minlerin hâli güç olurdu.  Böyle işleri, açık bildirilmiş bulunanlara benzeterek işlemek lâzım olur. Din âlimleri arasında, işlerin nasıl yapılabileceğini, böyle benzeterek anlıyabilenlere, “Müctehid” denir. Müctehidin, bir işin nasıl yapılacağını anlamak için, son gayreti ile uğraşarak görüşüne, doğruya en yakın zannına göre amel etmesi, kendine ve ona uyanlara vâcib olur. Ya’nî, âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler, böyle yapmağı emir etmektedir.  Müctehid, bir işin nasıl yapılacağını anlamağa çalışırken yanılırsa, günâh olmaz. Sevâb olur. Uğraşmasının sevâbını kazanır. Çünkü, insana gücü, kuvveti yetdiği kadar çalışması emir olundu. Müctehid yanılırs...
WhatsApp Logo WhatsApp
İletişim
Vedat Bilik